İsveçli Arkeolog-Yazar Marie-Louise Winbladh, Kıbrıslı Türkler’in seslerini duyurmak, demokratik bir hükümet ve ülke için global bir organizasyon yapmasını önerdi
“Kıbrıslı Türkler kendi iradelerini ortaya koymalı”
“Kıbrıslı Türkler’in yerinde ben olsam sesimi duyurmak için global bir organizasyon yapardım. Demokratik bir hükümet ve ülke için bunu yapardım. Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin ve Rumlar’ın etkisinde kalmadan kendi iradelerini ortaya koymalıdır”
“O dönemde (1970-1971) Kıbrıs hakkında hiçbirşey bilmiyordum, bir gün müzenin bodrum katına indim ve oradaki bir dolapta Kıbrıs’tan 10 bin kapla karşılaştım, heykeller de vardı. Bunlar İsveç Kıbrıs Keşif Heyeti adında arkeologlardan oluşan grubun 1927-1931 yıllarında Kıbrıs’ta yaptıkları kazılarda buldukları parçalardı. O andan itibaren Kıbrıs, oğlumdan sonra, hayatımın en büyük parçası oldu”
“30 yıl boyunca İsveçlilere ve Yunanlılara Kıbrıs probleminin 1878’de İngilizler Kıbrıs’ı Osmanlı İmparatorluğu’ndan ‘satın aldığı’ zaman başladığını anlatmaya çalıştım durdum. İngilizler Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumları ayırmaya çalıştılar, başardılar ve sonuç ortada. Problemler Türkiye ile başlamadı, bunu yıllardır haykırıyorum”
İsveçli Arkeolog-Yazar Marie-Louise Winbladh, Kıbrıslı Türkler’in seslerini duyurmak, demokratik bir hükümet ve ülke için global bir organizasyon yapmasını önerdi.
“Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin ve Rumlar’ın etkisinde kalmadan kendi iradelerini ortaya koymalıdır” dedi.
Stokholm’deki Medelhavsmuseet Müzesi’nde 35 yıldan fazla küratör olarak çalışan Winbladh, 70’li yılların başında müzede ilk çalışmaya başladığı yıllarda müzenin deposunda Kıbrıs’taki kazılardan çıkarılmış pek çok parça bulduğunu anlatarak, “O dönemde Kıbrıs hakkında hiçbirşey bilmiyordum, bir gün müzenin bodrum katına indim ve oradaki bir dolapta Kıbrıs’tan 10 bin kapla karşılaştım, heykeller de vardı. Bunlar İsveç Kıbrıs Keşif Heyeti adında arkeologlardan oluşan grubun 1927-1931 yıllarında Kıbrıs’ta yaptıkları kazılarda buldukları parçalardı. O andan itibaren Kıbrıs, oğlumdan sonra, hayatımın en büyük parçası oldu” diye konuştu.
Kıbrıs ve Girit üzerine uzmanlaşan Marie-Louise Winbladh, uzun yıllar sadece Kıbrıslı Rumlarla teması olduğunu ve olayları tek taraflı dinlediğini de belirterek, daha sonra İsveç’te yaşayan Kıbrıslı Türk Dr. Ümit Aröz’le karşılaştığını ve “Kıbrıs-Kült,Aşk ve Savaş” adlı kitabının Dr. Aröz’ün sponsorluğunda Türkçe’ye çevrileceğini kaydetti.
Kıbrıs sorunu hakkında da konuşan Winbladh, şunları söyledi: “30 yıl boyunca İsveçlilere ve Yunanlılara Kıbrıs probleminin 1878’de İngilizler Kıbrıs’ı Osmanlı İmparatorluğu’ndan ‘satın aldığı’ zaman başladığını anlatmaya çalıştım durdum. İngilizler Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumları ayırmaya çalıştılar, başardılar ve sonuç ortada. Problemler Türkiye ile başlamadı, bunu yıllardır haykırıyorum”.
Soru: Kıbrıs’a nasıl ilgi duydunuz?
Winbladh: 1970-1971 yıllarında genç bir öğrenciydim ve arkeolog olacaksam bir iş bulmam gerekiyordu. İsveç’teki tek Akdeniz müzesi olan Medelhavsmuseet Müzesi’ne gittim ve çok az paraya çalışmaya başladım. O dönemde Kıbrıs hakkında hiçbirşey bilmiyordum, bir gün müzenin bodrum katına indim ve oradaki bir dolapta Kıbrıs’tan 10 bin kapla karşılaştım, heykeller de vardı. Bunlar İsveç Kıbrıs Keşif Heyeti adında arkeologlardan oluşan grubun 1927-1931 yıllarında Kıbrıs’ta yaptıkları kazılarda buldukları parçalardı. O andan itibaren Kıbrıs, oğlumdan sonra, hayatımın en büyük parçası oldu. Kıbrıs hakkında yazmam, konuşmam gerektiğini düşündüm. Daha sonra Yunanistan’daki komünist partide aktif olan Yunanlı biriyle evlendim ve müzedeki şefim beni Girit’e kazılara gönderdiği zaman da Yunanca konuşmam gerektiğine karar verdim. Çünkü kazıları yaparken insanlarla konuşmanız gerekiyor. 30 yıl kadar müzede çalıştım ve bir çok sergiler düzenledim, Kıbrıs ve Girit hakkında pek çok kitap okudum.
“İngilizler Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumları ayırmaya çalıştılar, başardılar ve sonuç ortada”
30 yıl boyunca İsveçlilere ve Yunanlılara Kıbrıs probleminin 1878’de İngilizler Kıbrıs’ı Osmanlı İmparatorluğu’ndan “satın aldığı” zaman başladığını anlatmaya çalıştım durdum. İngilizler Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumları ayırmaya çalıştılar, başardılar ve sonuç ortada. Problemler Türkiye ile başlamadı, bunu yıllardır haykırıyorum. Bir de kilise, kötü eylemlerin hepsini, tüm propagandayı kilise yaptı.
“Afrodit’in Bahçeleri”
Soru: Müzede çalıştığınız dönemde sizin için en ilginç olan şey neydi?
Winbladh: 1995 yılında “Afrodit’in Bahçeleri” adında bir sergi düzenledim. Bunun sadece bir sergi olmasını istemedim, insanların içinde yürüyebilecekleri antik bir tapınağı canlandırmak istedim. Müzeye yakın bir bahçeden zeytin ağaçları, palmiyeler, çiçekler ve baharatlar aldık ve aynı zamanda elimizdeki eserleri sergiledik. Kasetten kuş sesleri, dalga sesleri verdik ve tüm çalışanlara antik çağların kıyafetlerini giydirdik. Ziyaretçilerin antik zamanlardaki Kıbrıslılar gibi davrandığını görmek çok ilginçti.
“Kıbrıs-Kült, Aşk ve Savaş” kitabı Türkçe’ye çevrilecek
Soru: Girit ve Kıbrıs hakkında kitaplar yazdınız ve şimdi birinin Türkçe’ye çevrilmesi söz konusu. Bu konuda bilgi verir misiniz?
Winbladh: Uzun yıllar Kıbrıs’la ilgili sadece Kıbrıs (Rum) Elçiliği ile temasım oldu ve bir nevi beynim yıkandı, olayları hep tek taraflı dinledim. 30 yıl İsveç’te Kıbrıslı bir Türk aradım. Bir tek kişi bulmuştum, o da Stokholm’de Vedat Ertay isimli çok yaşlı bir adamdı. Baf’tandı ve Yunanca bildiği için Yunanca konuşabiliyorduk. Yıllarca İsveç-Kıbrıs Birliği’nin üyesiydim, sonra Ümit’in (Aröz) ismine rastladım, Stokholm’de yaşamıyordu, kendine mail attım. “Kıbrıs-Kült,Aşk ve Savaş” adlı kitabımı aldı ve çok beğendi, kitabın Türkçe’ye çevrilmesini istedi. Kitap Kıbrıs’ın MÖ 10 bin ile Güney’in AB’ye girdiği 2004 yılına kadar olan tarihini anlatıyor. Şimdi çok heyecanlıyım çünkü “Kıbrıs-Kült,Aşk ve Savaş” kitabım Ümit’in sponsorluğunda Türkçe’ye çevrilecek. Kitabımı Stokholm Temsilciliği’ne de gönderdim ve hiç ilgilenmediler hatta benimle irtibata bile geçmediler.
Soru: Kıbrıs’a kaçıncı gelişiniz?
Winbladh: İlk kez 1977’de Güney’deki arkeologlarla çalışmaya geldim. 1992’de Stokholm’de Kıbrıs sergisi düzenledik ve sergi için Larnaka’daki Piridis Müzesi’nden bazı parçaları ödünç aldık. Kuzey’e 2003’te, 2007 ve 2008’de geldim ve kitabım için fotoğraflar çektim. Bir de şimdi geldim. Kuzey çok daha güzel, görecek çok şey var, doğa bozulmamış. Örneğin Karpaz cennetten bir parça gibi.
“Kıbrıslı Türkler’in yerinde ben olsam global bir organizasyon yapardım”
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Winbladh: Kıbrıslı Türkler’in yerinde ben olsam sesimi duyurmak için global bir organizasyon yapardım. Demokratik bir hükümet ve ülke için bunu yapardım. Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin ve Rumlar’ın etkisinde kalmadan kendi iradelerini ortaya koymalıdır.
Ödul Asik Ülker
odul@kibris.net